17 Eylül 2011 Cumartesi

TATİL

önce 2 haftalık bir boşluğum vardı ardından 1 haftalık toplumsal cinsiyet eğitimine katıldım. Ardından da 2 haftalık roman çocuklarına yapılan ayrımcılıkla ilgili bir projede yer aldım.  ve eve döndüğümde sırf ödev yapmakla geçti zamanım. adlında proje ve eğitim benim için çok verimli geçti. ilerleyen zamanlarda bu proje ve eğitimin bende ne gibi değişikliklere sebep olduğunu göreceksiniz :)

18 Haziran 2011 Cumartesi

yabancı diller ve ben

 Yaklaşık 4. sınıftan beri İngilizce eğitimi almaktayım:) hatta hazırlıksınıfıbile okudum.fakat bunlar bana hiçbirşey katmadı :) yani anlayacağınız ingilizce seviyem hala "ı go you go we go" :) bu yaz bunu değiştirmeye çalışacağım :) karneyi aldığım günden itibaren  çalışmalara başladım...umarım düzelir bu ingilizcem :) yoksa babam yine " yamyamlar bile ingilizce biliyorlar sen bilmiyorsun" der:) haklı aslında. ingilizlerin yaptığı sömürgeler sayesinde ingilizce iyice  yayıldı...yamyamlar bile yurtlarını işgal edenlerin dilini biliyorlar..biz bilmiyorum bu kutsal dili!!
galiba benim dillerle ilgili bi problemim var:)2. dil olarak Rusça öğrenmeye başladım. hala isim nasıl sorulurdan öteye gidemiyorum... neyse çözücem bu problemi..adımlarını attım:)

 hadi herkese by :D

31 Mayıs 2011 Salı

DESTEK

                                                     http://www.ucansupurge.org/
Çocuk Gelinler İmza Kampanyası'na imzanızla destek olun
Uçan Süpürge Kadın İletişim ve Araştırma Derneği'nin, Sabancı Vakfı desteğiyle 54 ilde yürüttüğü "Çocuk Gelinler" projesinde bugüne dek binlerce imza toplandı. Çocuk evliliklerine dair yasal düzenlemelerin yapılması, reşit olmayanların evliliğine izin verilmemesi ve bu toplumsal sorunun çözümü için somut adımlar atılması talebiyle düzenlenen kampanyada toplanan imzalar TBMM'ye, ilgili bakanlıklar ve komisyonlara iletilecek.
Bu hak ihlaline ortak olmayalım! Çocuklarımızı erken evliliklere kurban etmeyelim!
İmzanızla destek olun, fark yaratın!
 YUKARIDAKİ STEDEN İMZA TOPLAMA KAMPANYASINA KATILABİLİRSİNİZ:)

Bence


Afişimin Son Hali



                  ASLINDA;
  Sadece bir inatla başladı herşey. Okulda ki bütün afişleri tek bir kişinin yapması çok sıkıcı geldi. Hepimizin kulağı afiş yarışmasını kazanan ...... kişi seslerini duymaktan bıktık usandık! Dedik ki bir değişiklik olsun bu zinciri kıralım. Ve sonun da da başardık. Afiş konusunda aslında hiçbir fikrim yok ne renk konusunda ne komozisyon konusunda. Ama inat ya yapıcam. İnanınr mısnız hocalar o kadar çok eksik yan buldular ki. Şunu değiştir bunu değiştir bunu yap bunu ekle bak bunun rengi olmamış. Günde en az 2 afiş yapıp götürüyordum. O kadar bıktım ki artık tarih bile eklememişim:) tarih değişikliği( son dk) olunca onuda yazmadığım çok iyi olmuş :) aferin bana. açıkçası öödül çok salakça bişi çevreci pil diye bişi.. hiçbi halta yaradığı yok fakat bu senenin afişi betül uzunoğlu ve ayşenur ustanın afişi denilince.. o ses işte en büyük ödüldü bizim için :)

11 Mayıs 2011 Çarşamba

pina


Kesinlikle izlenilmesi gereken bir eser. Sadece film değil bu dans, müzik en çokta hayat var içinde. İzleyemedim çünkü sakaryada yaşıyorum ve film burada gösterimde gözükmesine rağman(sözde) teknik arızadan dolayı gösterilmiyor. Onun yerine daha çok pirejtjli bir film şeçilmiş. Eminim pina ondan kalite olarak kat be kat üstündür.




afiş yarışması









Aslında bu afişleri sırf inat için hazırladım. okulda gözde olan bir kaç afişçi(!) var. belirli kişilerin seçilmesinden sıkıldım bende varım dedim...

2. dönem 2. sözlü için yazdığım makalem

DİLİN YOZLAŞMASI, DİLİN ZORUNLU YOZLAŞMASI, DİLİMİZE SAHİP ÇIKMIYOR MUYUZ?

                                     Betül UZUNOĞLU1
                                               
                                               ÖZET
    Evrende ki her şey gibi dilde canlıdır, değişir ve gelişir. Dilin zamanla değişmesiyle birlikte dil kendi özgünlüğünü kaybeder ve bambaşka bir kılıfa bürünür. Böyle bir durumda dil yabancılaşır, yozlaşır. Türkçenin tarihi çok eski dönemlere dayanır. Yazılı olarak Orhun abidelerinden bu yana bildiğimiz Türkçe değişerek, yozlaşarak günümüze ulaşmış ve hala değişmeye devam etmektedir. Osmanlı döneminde Farsça, Arapça ve Fransızcadan dilimize birçok kelime girmiştir. Günümüzde batılılaşma adı altında dilimize İngilizce gibi birçok batı dillerinden sözcük girmekte. Sahip çıkılmayan dil yozlaşır farklı bir tabirle kirlenir. Sahip çıkılmasına rağmen çeşitli zorunluluklar yüzündende dil yozlaşıp kaybolabilir. Bu bildiride bu konulardan bahsedeceğiz.


Anahtar Sözcükler: Dil, yozlaşma, Türkçe, milli kültür, benlik




1) Betül UZUNOĞLU( Adapazarı Özel Enka Anadolu Lisesi- öğrenci-betuluzunoglu95@gmail.com)

   Yeryüzünde diğer dillerle etkileşime girmeyen hiçbir dil yoktur. Çünkü dil insanların doğrudan kullandıkları bir iletişim aracıdır. Dil bu yüzden canlıdır. Değişir, gelişir bazen de yok olur. Birçok dil yok olmuş ve UNESCO kaybolmaya yüz tutmuş dilleri koruma altına almıştır. Türkçe de bu dillerden biridir. Bu yüzden 20. yüzyıldan itibaren bu konu hakkında birçok yazı yayımlanmış, dil koruma projeleri gerçekleştirilmiştir.
   “Dil ve kültürdeki değişmeler doğal sayılabilir; ancak başka dillerden sözcük alırken kurallarını da alıp kendi dilinde kullanma o dilin yapı, sesbilim, anlambilim, sesletim, yazım ve okuma kural ve geleneklerini bozar, dilde kargaşaya neden olduğu için de dilde yozlaşma başlar. Son yıllarda Türkçeye, Avrupa dilleri ve özellikle İngilizceden çok sayıda giren yabancı sözcüklerin Türkçenin kurallarını sarstıkları ve dili yozlaştırmakta oldukları görülmüştür.”(Dil Zenginliği, Yozlaşma ve Türkçe-Prof. Dr. Cengiz TOSUN) Dilin yozlaşmasını böyle tanımlamış bir profesör. Genel olarak yapılan tanımlama bu dilin yozlaşması genel olarak bildiğimiz bir tabir.
  Zorunlu yozlaşma çok sık karşılaşmadığımız bir tabir. Fakat dillerde zorunlu olarak yozlaşabilir hatta kaybolabilirler. Bu durum bazı ülkelerin, kişilerin diretmesiyle ya da toplumun bu durumu( yeni gelen dili ya da yozlaşmayı) kabullenmesiyle gerçekleşir. Az önce bahsettiğim birden fazla durumun her birine örnekler mevcuttur.
   Bir toplumun yeni gelen bir dili kabullenmesinde birçok faktör etkilidir. O dili kabullenip kültürü değişebilir, o millet benliğini kaybedebilir. Hz. Osman’ın halifelik döneminde(644-656) Kur-an’ı Kerim çoğaltılıp önemli merkezlere gönderilmiştir. “Kur-an’ın dili Arapçadır ve dilinde öğrenilmelidir.” Denildiğinde insanlar Arapça öğrenmeye başlamışlardır. Zamanla kendi dilleri yozlaşmış, kültürlerini de kaybetmişlerdir.  Kısaca günümüzde biz bu toplumlara( Mısır, Irak, Suriye vb.) Araplaşmış toplumlar diyoruz. Önce dillerini kaybetmişler daha sonra da kültürlerini, benliklerini.
    Örneğin Bulgar Türkleri 30 Ocak 1923 tarihinde imzalanan Türk ve Rum Nüfus Mübadelesine İlişkin Sözleşme ve Protokolünde korunmuştur fakat aradan belirli bir zaman geçtikten sonra orada kalan Türklerin zorunlu olarak adları değiştirilmeye maruz bırakılmış zorunlu olarak Bulgarca konuşup yazmaları sağlanmış Türkçe eğitim veren okullar kapatılmış. “3. sınıfa kadar Türkçe eğitim gördüğümüz okulumuz vardı sonra okullarımız kapandı ve yerine bilmediğimiz bir dilde konuşan öğretmenlerle dolu olan okullara gittik sonrada adımızı değiştirdiler. Nüfus kâğıdımı hala saklarım. Şu an Türk vatandaşıyım ve benliğimizi hep korumaya çalıştık” diyor Ali adında okul hizmetlisi(Adapazarı Kurtuluş İlköğretim Okulu). İşte insanlar birçok diretme ile dillerini ve benliklerini kaybetme tehlikesi yaşamışlar.
    Sovyetler döneminde Rusya’da bulunan Türklerin durumu da farksız değildi. Yurtlarından sürüldüler birbirlerinden uzaklaştırıldılar. Öncelikle Rusça konuşmaya zorlandılar daha sonra ise Kiril alfabesi dayatıldı onlara. Özbekistan gibi birçok Türk soylu ülke şuan Kiril alfabesi resmi dilleri Rusça olmasa bile kullanıyorlar. 
   Uygur Türklerine baktığımızda ise aynı tablo ile karşılaşırız. Onlar şuan Arapça kökenli bir alfabe kullanıyorlar. Dilleri Türk dillerinden olan Uygurcadır.  Çin egemenliğine girdiklerinden beri bağımsızlıkları için mücadele ediyorlar ve kültürlerinin Çin egemenliği altında kaybolmaması için Türkçeye sığınarak birçok kitaplarını Türkçeye çevirerek bu kültürün, dinin unutulmamasını istiyorlar.
                                                        SONUÇ
    Gördüğümüz gibi diller canlıdır süreç içerisinde değişime uğrarlar. Bazen bu değişim zorunludur. Örneklerde bu konuyu açık bir şekilde anlattık. Dilin değişmesiyle birlikte kültürde değişmeye başlar ve zamanla o toplum benliklerini kaybederek asimile olurlar. Atatürk Türkçenin ve Türk tarihinin asimile olmayıp, unutulmaması için Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumunu kurmuştur. Bugün dilimize birçok batılı sözcük girmiş bulunmaktadır fakat bunları toplum olarak benimsemişiz ki anneannelerimiz bile telefonu kaparken görüşürüz yerine by demeyi tercih ediyorlar. Bu dil bizlerin, bu kültür bizlerin. Bizler İngilizce konuşabiliriz fakat bunu Türkçeye katarak ve güzel Türkçemizi kirleterek değil. Çevreyi kirletmeye hakkımız yoksa dilimizi kirletmeye de hakkımız yoktur.






KAYNAKÇA
1)Kurşunlanan Türkoloji( Prof.Dr. Ahmet Buran)
2)9.Sınıf Konu Anlatımlı Tarih Kitabı( Zambak Yayınları)
3) Yabancı Dillerin Türkçenin Söz Dizimi Üzerindeki Etkisi
Doç. Dr. Fatma ÖZKAN-Araş. Gör. Bağdagül MUSA   (makale)
4) Dil Zenginliği, Yozlaşma ve Türkçe Prof. Dr. Cengiz TOSUN (makale)
5) TÜRK DiLiNE GÖNÜL VERENLER- Zeynep Korkmaz(makale)
6) SAMI DOGUNUN ARAPLAŞTIRILMASI (Yazan: A. N. POLİAK Çeviren: Asistan BAHRİYE ÜÇOK)
7) ATATÜRK, TÜRKİYE CUMHURİYETİ VE TÜRKÇE DEVRİMİ(Mustafa ÖNER)
8) MİLLİ KÜLTÜR DERGİSİNDE YER ALAN “DİL” KONULU YAZILAR(birçok yazı makalede birleştirilmiş o yüzden tek bir yazarı yok)